Biz İstanbulluar olarak katilimize aşığız.
Tecavüz edilen olarak mütecavizimize arada bir direnir gibi yapsakta baya baya zevk alıyoruz artık.
Bildiğin cam tavan sendromu yaşıyoruz.
Cam fanusun içinden 4 yıl kadar kaçıp sonra tıpış tıpış dönen biri olarak trafik konusunda çok dertliyim.
Bizi yavaş yavaş öldürüyor bu İstanbul trafiği.
Zaten uykuda ve işte geçen zamanı çıkınca kalıyor geriye 7-8 saat.
Bu 7-8 saatin ortalama her gün 3`ünü trafikte verimsiz verimsiz geçirdiğini düşün.
Hayatının %25-30’unu İstanbul trafiği çalıyor zaten elinden.
Az yaşıyoruz!
İstanbul trafiğine kesin bir çözüm yok, zaten şehri yönetenlerin de çözmek gibi bir derdi olduğunu pek düşünmüyorum.
Lakin bana kalırsa birkaç noktada radikal çözümlerle ciddi anlamda rahatlatılabilir.
Öncelikle, bizim insanımız trafikte canavarlaşıyor ve sadece kendini akıllı sanıp başkasının hakkını gasp ederken keyif alıyor. Bu canavarın tek korktuğu şey ise para kaybetmek, ceza yemek!
Trafiğe her noktaya polis dikebilsek ne ala! Ama, ne mumkun?
Zaten İstanbuldaki trafik polisi sayısı çok az.
Hatta yanlış bilmiyorsam Ankaradan daha az.
E malum Ankarada her dakika birileri (!) geçtiği için yolları organize etmek lazım.
Madem yetişemiyor polis gücü e o halde özelleştirelim trafik kontrollerini.
Özellikle şehrin önemli noktaları ve çevre yollarının bağlantı ve katılım noktalarına yerleştirilecek veya hali hazırda yerleştirilmiş kameraları özelleştirelim.
Ev hanımlarına, işsiz üniversite mezunlarına, emeklilere kısaca vakti bol olan ve gelire ihtiyacı olan kimselere emanet edelim bu kameraları.
Hakkıyla, layıkıyla, kanuna, kurala uygun şekilde kestikleri tüm cezalardan %10 komisyon alsınlar.
Avına odaklanmış atmaca gibi (İsmini de koydum yeni ekibin: “Atmacalar“) evlerinde ekran başında kural hatası yapan araçları tespit etsinler ve cezai işlem sürecini başlatsınlar. Günümüz teknolojisi ile çok çok çok basit bir altyapı ile hem trafikteki kontrol eden göz sayısını bir anda onlarca defa arttırır hem de istihdam yaratırsınız.
Yapılacak alt yapı yatırımını da hayli hayli çok kısa bir sürede çıkarır bu sistem.
İlk olarak şu ihlallerin çok olduğu noktalara koyarsın kamerayı:
1. Dört yol ağzında kendine ışık yansa dahi ilerleyemeyeceğini biliyorsa şoför diğer güzergahın önünü kapatmayacak.
Sarı kutu içinde kimse bekleyemez!
2. Göbeklerde geçiş üstünlüğü göbeğin içindeki araçtadır.
Yol hakkını ihlal eden ceza alır.
3. Otoban çıkışlarında şerit ihlali yapıp çıkış yoluna sırasını beklemeden en sondan kaynak yapan şöför ceza alır!
4.Emniyet şeridini haksız kullanan ve herkesi enayi kendini çok zeki zannedip mavi kırmızı çakar takan herkes ceza alır!
Bu maddeler birinci planda hem şehir içinde hem de çevre yollarında birçok noktada başlangıç olarak hayata geçirilirse ve özelleştirilmiş ekiplerce sivil halk tarafından kontrol edilirse eminim trafikte hissedilir şekilde bir rahatlama olur.
Yukardaki birinci maddenin ne kadar önemli olduğunu görmek isterseniz bir gün Dolmabahçe Sarayının girişinde saat 18 gibi durup akmayan trafiği izleyin ne demek istediğimi anlarsınız.