Tecrübe ve çok çalışmak

Hayat enteresan dolayısıyla iş hayatı da.

Her ikisinde de çok önemli iki başarı faktörü var.

  1. Çok çalışmak
  2. Tecrübe

Güzel olan kısmı birinci maddenin ikinci maddeyi besliyor olması.

Tecrübenin önemli olduğunu lise son sınıftayken kendi yaşadığım bir olayla bire bir tecrübe (!) etmiştim.

Anlatayım…

Okuduğum lisenin basketbol takım kaptanıydım. Son 5 yılda hem ilde hem bölgede 10dan fazla kupa kaldırmıştık. Artık lisede son yılımızda olmamız sebebiyle üniversite sınavı basketbol sevdasının önüne geçmeye başlamıştı. Sınav sisteminin okul puanına önem vermesi sebebiyle de bizim okuldan kolejlere geçişler yaşanmıştı.

İşin özünde biz yaşlanmış (!) idman yerine dershanelere gittiğimiz için de hamlamıştık.

Yine de sağlam takımdık evelallah.

Eski gücümüzden uzak olduğumuzun farkında olan rakipler de iştahlanmıştı elbette.

Neyse gel zaman git zaman o senenin finaline kadar çıktık yine. Finalde eski takım arkadaşlarımızı da içeren bir kolej takımı ile eşleştik.

Rakibin en güvendiği oyuncularından biri de yine bizden gitme ve benimle aynı pozisyonda oynayan bir arkadaşımdı. Benden çok daha atletik ve benden çok daha fiziksel olarak hazırdı. Lakin bir o kadar da tecrübe eksikliği vardı.

Maç boyunca hem hücumda hem savunmada beni çok zorlasa da final maçında ve dolayısıyla jubile maçımda triple double yapmamı engelleyemedi.

Bir önceki seneye göre 10 kilodan fazla almış, formanın içine sığamıyordum. Tecrübeyle beraber (göreceli tecrübe) büyümüş götüme rağmen rakibimi alt edebildim. Tecrübenin kazandırdığı kimi refleksler, takımı tanıyor olmak, rakibi aldatıcı koşular, mimikler, jestler, moral bozucu konuşmalar, çamurluklar, vs…

O gün bugündür tecrübeye inancım sonsuz.

Son günlerde ise daha önce defaetla bana söylenen çok çalışmanın ne kadar önemli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum.

İş hayatında geride bıraktığım yıllarda hep yönetcilerimden beklentiler içindeydim. Sadece iş hayatında değil özel hayatında da kendi göbeğini kendin keseceksin birader. Kimse seni senin düşündüğün kadar düşünmeyecektir.

Geldiğimiz şu günde ise geçtiğimiz yıllarda kaybettiğim zamanı kendi eforumla, ekstra çalışarak kapatmaya çalışıyorum.

Bulunduğum konum itibari ile kağıt üstünde birşeyler kaybetmemiş görünsem de içten içe eksik kalan yanlarım için maziye bakıp dişlerimi gıcırdatıp yumruğumu sıkıyorum.

Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok baba nasihati dinle yeter:

  1. İşleyen demir ışıldar
  2. Oku adam ol baban gibi, eşek olma! (Hem okumaya hem de dilbilgisine gönderi var :) )

Sözün özü: Çalış çalış çalış!

Leave a Reply