ne yazıyorum neden yazıyorum bilmiyorum bu gece… hatta şu anda klavyede parmakalrım bir o yana bir bu yana şaşkın şaşkın giderken ekranda ki imleç hiçbirşey yazmadan teker teker ilerliyor..
hasta geçirdim geçen haftayı, ki hala hastayım… aynı zamanda yastayım, inönüden çıkamadık bu sefer…
gitmek mi zor, kalmak mı zor diye bir şarkı vardı.. bi de hafta boyu o hastalıklı sesimle söylediğim “aklımda sen, fikrimde sen.. sevgimi nasıl söylesem” dizelerine sahip mustafa keser şarkısı… şarkıda bir gönderme falan yok, kimse üstüne alınmasın boş yere :)
ha ayrıca meyil niyeti olanlar varsa eğer, şarkıya bakıp kırmasınlar cesaretlerini.. ;)
2009’u geri dönüşler yılı ilan ediyorum… zamanında tozu kattıkları dumanda boğulan çok isim, bir hal yolunu bulup mışıl tıpış geri döndüler..
bu sene iyi geçmedi söylemem lazım, kader sizi seçmedi ama görmemeniz lazım…
sisli bir maziden uzakta yanlızca klavyeye yakın bir gece bu gece.. ve istanbula sis çöktü.. uçaklar kalkmadı, insanlar havaalanlarında perişanları oynadı… bir adam var, yazıları hoşuma gidiyor.. ailecek severek okuyoruz denesi bir adam.. bahsedesim geldi bir an.. yazının sonunda yazılarının evinin adresi var.. bi uğrayı verin ona.. kadir şinas biridir, buyur eder, bir tas ayran bi de yanına katık edecek ne azığı varsa paylaşır şüphe etmeyin…
aynesi iştir kişinin, lafa bakılmaz diye bir söz vardır.. bi de sabah ola hayrola.. soraaaa, görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler vardır…
hepsinden öte ise dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmaz demiş muhterem…
yakın zamanda bir yola çıkacağım… bir tünelden geçeceğim o yolda…
dün gece rüyamda ali koç ile frank reijkardı gördüm.. selamlaştık ikisyle de.. zaten çok büyük ihtimalle gül cemallerini sadece “uyuku mode is on” iken görebilirim… frank türkçesi bozuk bir şekilde olsa da özen gösterdi benle aynı dilde konuşmaya… tebessüm ettim sadece..
bugün uyurken fark ettim ki uzun süre sırt üstü yatarsam sağ elimin yüzük parmağı uyuşuyor… olur da doktorlar okursa bu yazıyı bir teşhis koyuversinler bir zahmet.. dilerlerse yorum olarak iletebilirler teşhilerini.. gerçi onlar, büyük adamlar… böle küçük safsatalarlar uğraşmaya vakitleri yoktur..
zamane doktorları, size söyleyecek çok sözüm var ama özünü aktarayım.. “büyüdükçe küçülmeyi öğrenin” detay isterseniz alın size yazı.
daha yazardım ama biraz okumam lazım bu gece…
amaçsız bir yazıya bir günün sonu bulmak zor olacak…
Günün sonu:
Dam üstünde saksağan…
O güzel yazıların evinin adresi ise: http://mamochello.blogspot.com/