Şans, taliiih, kader, kıssmmetttt beeeşşşş kuruuuuş :)Eski zamanlarda her köşe başında bir kısmetçi olurmuş.. Sevimli tavşan ailesinin seçtikleri kağıtlardan beş kuruşa sözüm ona kısmetlerini okurlarmış…
Yakın zamanda Sultanahmet çevresinde denk geldim böyle bir kısmetçiye.. Nostaljik Türk filmlerinden kalma sahneyi canlandırmak için okşadım tavşanın kafasını ya kısmet dedim :)
O vakit sadece yüzümü güldüren iki mısralık kafiyeli bir yazı okudu yaşlı amcam.
Tavşanın çektiği kısmetim bir tanesiydi ancak kısmet üstüne yazılan çoook.
Bu yazının sonunda nüktedan bir örneki var mesela .. Hikayesi de mevcut ayrıca :)
Önce hikayeden başlayalım..
Kanuni’nin Hürremden olan kızı Mihirmah sultan ile evlenen Rüstem Paşa bu hikayenin esas oğlanı.
Rüstem Paşa dönemin baş veziri ve sevmeyeni çok etrafında.
Mihrimah sultan ile evleneceğini duyan bu düşmanlar hemen bir dedikodu yayarlar saray çevresinde.. Söylentilere göre Rüstem Paşa cüzamlıdır.
Dedikodu ya bu… Yerinde durmaz. Kanuni’nin kulağına çalınır kısa sürede.
Kanuni hemen buyurur buyruğunu ve saray hekimlerini dedikodunun doğruluğu var mı diye gönderiverir Rüstem Paşa’ya…
Hekimler Paşa hazretlerini bir güzel muayene ederler ve sonucunda cüzam değil bit bulurlar :)
Ancak yorumları şu yönde olur. “Bit, cüzamlıya gitmez…”
Bu sonuç ise Rüstem’in Mihrimah’a kavuşması için son engeli de ortadan kaldırır..
Son kozları olan dedikodunun da ellerinde patlaması ile düşmanlar ise son çamurlarını işte şu iki mısra ile atarlar:
“Olacak bir kişinin bahtı kavi, talihi yar
Kehlesi dahi mahallinde onun işine yarar”
Kavi: Güçlü / Kehle: Bit, haşerat
E artık bu kıssadan ufak bir hisseyi de çıkarmak bizlere düşüyor sanırım :)