Rastlantının bu kadarı!

Sene 2011. Turkiyeden ayrılıp Belarusa yerleşmenin arifesindeydim.

Adet olduğu üzere farklı cephelerde veda organizasyonları düzenliyorlardı sevdiklerim.

Sonra bir gün dost İlker yazdı; Ayhan biz bize bir veda düzenleyelim çekirdek ekip olarak. Ne yapalım istersin?

Dedim ki; Keşke bir Şevval Sam konseri olsa da hep beraber gidip dinleyip, izleyip eğlensek.

İlker sağolsun hemen araştırdı, soruşturdu ancak bir konser bulamadı ne yazık ki. Ve biz de daimi olarak gittiğimiz bir restorana gidip muhabbet etmeye karar verdik.

Lafı uzatmayayım, İlker rezervasyon için aradığında bahsi geçen mekanın özel bir etkinlik için sadece davetlilere açık olduğu ortaya çıktı ancak biz düzenli gidip geldiğimiz için arka odada ağırlayabileceklerini söylediler. Mekan Cihangirde eski bir evden bozma bir restoran olması sebebiyle etkinlik denizi gören salonda yapılacak biz de arka odada muhabbetimize bakacaktık.

Neyse, biz erkenden gittik ve yerleştik bize ayırdlıkları ufak masaya keyfimiz yerinde oturuyoruz. Derken kapıdan Güneri Civaoğlu girdi ve salona yöneldi. Garsona soruverdik o anda programın ne olduğunu. Garson da içerde özel bir davet var o yüzden sizi buraya aldık diye açıklamayı yineledi.

Biz muhabbete devam ederken kapıdan önce bir kanuni üstadı ve hemen arkasından Şevval Sam giriverdi mekana. Bizim masada bir şakınlık tabi, gökte ararken yerde bulmuşuz Şevval Sam’ı. Hemen ardından ikisi de bizim bulunduğumuz odaya yöneldiler ve Şeval hanım bize dönüp, akşam içerde programı olduğunu ve bizi rahatsız etmeyecekse (!) bulunduğumuz odada prova yapıp yapamayacağını sordu.

Biz ne cevap verdik anımsamıyorum çünkü o esnada ben kendimde değildim sanırım. Yaklaşık 1 saat boyunca, belki daha fazla zira zaman mefhumunu kaybetmiştim Şevval Sam’ı kapıda görünce provayı ufacık odada bizimle birlikte yaptılar müzisyen arkadaşı ile birlikte. Ağzım kulaklarımda pür dikkat izlemiştim hanımefendiyi. Harika bir veda organizasyonu oluvermişti gecemiz bir anda sihirli bir şekilde.

İnanılmaz bir rastlantı mı dersiniz yoksa kaderin bir lütfu mu ama ne kadar uğraşsak ve imkanları zorlasak yapamayacağımız bir organizasyonun arka bahçesine düşmüştük.

Anlatılsa inanılmayacak bir şans bence. Neyse ki ispatımız var o geceden. İşte bu fotoğraf o gecenin anısından elimize kalan tek delil :)

En güzel bir gece ne güzel bir veda…

 

Leave a Reply