Marti Dergisi Ekim ayında yayımlanan yazımı bir de fikiriscisi.com üzerinden paylaşmak istedim
———————–
Yeni bir iş?
Kolay değildir elbet yıllardır çalıştığın, aşina olduğun, evinden çok zaman geçirdiğin masanı, ofisini, dostlarını, ortamını bırakmak ve hiç bilmediğin kimselerle gününün neredeyse yarısını geçirmeye başlama kararı vermek. Herşeyin yeni olduğu şartlara ayak uydurmaya çalışmak.
Yeni bir aşk?
Bir dakika ya! Birkaç zaman önce ayrıldığın kalbe alışmak için ne kadar zorlanmıştın anımsıyor musun? Sen değil miydin başka ten, başka koku, başka isim nasıl içime siner diyen?
Bir de kalkmış yeni bir aşk diyorsun şimdi!
Yeni bir tarz, yeni bir stil, yeni bir gardrop??
?Hah oldu olacak bir de küpe taksaydın bu yaşında? derler adama abicim.
Kattın mı hesaba hiç mahalle baskısını?
O mavi saç yakışır mı hiç senin gibi iş hayatının profesyonel kadınına be ablacım?
Otur oturduğun yerde, yeni adetler çıkarma.
Yeni bir hayat?
– Ne demek istiyorsun yeni bir hayat derken dostum?
– Hmm ne bileyim? Misal başka bir ülkeye taşınırım orada şansımı denerim.
– Oldu birader, dilini bilmediğin bir ülke, hiç dostun yok etrafında, sokakları yolları bilmiyorsun.
– Ama yeni bir dünya?
– Yalnız kalacağın yeni bir dünyayı ne yapacaksın?
– ?.
Yenilikler yanlarında her zaman bilinmezleri getirir insanların hayatlarına.
Bilinmezlerden korkar insanoğlu.
En çok kullanılan deyimlerimizden değil midir ?Eski köye yeni adet getirmek? ?
Doğası gereği bilinmeze, tahmin edilemeze, değişikliğe dirençlidir insanoğlu. Statüyü korumak ister.
Çok karamsar bir yazı oldu diye düşünüyorum ama iyi ki de oldu.
Zira yeniliğe karşı koymanın ne kadar karanlık bir hayat biçimi olduğunu daha rahat başka bir şekilde ifade edemezdim sanırım.
Bu kadar karanlık, yaşadığımız şu günlerde ihtiyacımız olan belki de en son şeylerden biri.
?Dünle beraber gitti ne kadar söz varsa düne ait cancağazım.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım?
(Rumi)