Ben İstanbul'u

 

Ben İstanbul’u sadece boğazında ki köprü eğimi ile değil,
Boğaz akıntıları ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece balık ekmeği ile değil,
Kokoreççi, çorbası, midyesi ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece Mabed’i ile değil,
Sami Yen’i, İnönü’sü ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece Kız Kulesi ile değil,
Galata, Beyazıt kulesi ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece gelişi ile değil,
Yaşaması, doyamaması, gidişi ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece acısıyla değil,
Tatlısı, mutluluğu, yokluğu ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece eğlencesi ile değil,
Hüznü, haykırması, gözyaşı ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece İstiklal’i ile değil,
“Cadde”si, sokağı, Kadıköy’ü ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece kalabalığı ile değil,
Kayboluşu, yalnızlığı, viraneliği ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece arnavut kaldırımı ile değil,
Trafiği, yoğunluğu, koşuşturması ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece vapuru ile değil,
Tramvayı, taksisi, dolmuşu ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece gündüzü ile değil,
Bugünü, yarını, gecesi ile sevdim.

Ben İstanbul’u sadece Bakırköy’ü, Levent’i, Bostancı’sı ile değil,
Ben İstanbul’u “Yedi Tepe”si ile sevdim.

Ben İstanbul’u onun, şunun, bunun için değil
Ben İstanbul’u KENDİM için sevdim.

Leave a Reply